Somatik Yas Seansı

Bizler biyolojik ve ilişkisel bağlarla birbirimize bağlıyız. Bir kayıp yaşandığımızda bedensel, duygusal ve psikolojik açıdan pek çok durumla karşılaşırız. Yas içinde, acı, keder, hayal kırıklığı, öfke gibi pek çok duyguyu barındırıyor ve bir yas geldiğinde, geçmişte ağırlanmamış ne kadar yas varsa, onları da beraberinde getirir. Yas daha ağır bir hale gelebilir.

Yaşanan kayıp sonrası, derinden dinlenilmeye, yumuşak, şefkatli bir kalpte tutulmaya, yalnız olmadığımızı hissetmeye çok ihtiyacımız vardır. Duygularımızı, hislerimizi işleyebilmemiz, kayıp sonrası hayatımızdaki kimliğimizi yeniden oturtabilmemiz ve bulunduğunuz eşikte acılarımıza, yasımıza bilinçli bir eşlik alabilmenizi sağlar Somatik Yas seansları. Böylelikle daha başka bir anlam bulma ve bize verilen yaşamı alabilme şansımız olur.

Sevginin diğer bir halidir aslında yas. Bizler, sevdiğimiz ilişki kurduğumuz sürece bu yası yaşayacağız. Bu sanki sevginin bir bedeli gibidir. Bizim o insanla ya da eşyayla kurduğumuz bağ, ne kadar kuvvetliyse, yasımız da o kadar kuvvetlidir.

“İnsanlar kaybettiklerinin yasını iki yüzyıl boyunca düzgün tutamadığında, keder bir hayalet gibi gelir bu insanların torunlarını bulur. Bu ‘hayaletler’ kendilerini hastalık olarak, Mayaların ‘katılaşmış gözyaşları’ olarak adlandırdığı gibi tümör formunda; ya da davranış bozuklukları ve depresyon formlarında gösterebilir. Bu birikmiş, ifade bulamamış enerji, Atalarımızın çok uzun süre taşıdıkları yasın dışavurumudur. Bu enerjiyi özgürleştirmek için çalışırsak kaybın, savaşın ve acının yarattığı travmayı iyileştirebiliriz.”
-Martin Prechtel

“İçimizde en derin şeyin sevecenlik olduğunu bilmeden önce,
Diğer en derin şeyin keder olduğunu bilmeniz gerekir.”

-Naomi Shirab Ny