

Eşlikçi
Ben kendime “eşlikçi” diyorum..
Yaşam yolculuğunda eşiklere takılan insanlara eşlik eden..
Bazen yas, bazen ölüm yolculuğuna geçmesine köprülük eden..
bu anlamda, hem içindeki ateşin doulasıyım yaşamı kucaklayan,
hem de ölümün..
Tutulan yasların sevgi ile pişirdiği acının hediyesi eşlikçilik.
Yaşamak “acı’mak” demek.. derim bazen..
Acıya/kanaya erginleştiren, büyüten olgunlaştıran bir Oluş’a yolculuk yaşam..
Bir tırtılın sürüne sürüne kendinden geçtiği, kelebek hali..
bir nevi acısını kozalayarak saran dervişlik tırtılın hikayesi…
yeni bir “Açı” yaratan..
Hamdım, piştim, yandım diyen Hak aşığı Mevlana misali..
Hamlığımızın acısını yaşıyoruz,
Acının yaslarıyla pişiyoruz,
Kalbimizin ateşiyle yanıyoruz,
Sevgiye uyanıyoruz..
Doğada her şey gizemli bir zekanın hizmetinde birbirine eşlik ediyor…
İnsanda en büyük ihtiyaç eşlikçilik..
Her şey duyulmak, görülmek, hissedilmek istiyor şöyle en zarafetli ve nezaketlisinden..
Yaşam hissedilerek şahit olunmak istiyor..
Yaşam yaşanmak,
Yaşam OL’unmak istiyor…





